Son zamanlarda; yönetmeliklerde de tanımı yapılarak kuralları çizilen Geleneksel Tarım (ki bu ismi ben çok da doğru bulmuyorum) İyi Tarım, Organik Tarım, Biyodinamik Tarım gibi kavramlara ilave olarak Doğal Tarım, Ekolojik Tarım, Onarıcı Tarım, Orbitolojik Tarım, Sürdürülebilir Tarım, Temiz Tarım, Zehirsiz Tarım vs. gibi kavramlar üzerinden de tanımlar yapılıyor yol yöntem çizilmeye çalışılıyor.
İnsan sağlığına, çevreye, doğal dengeye özen gösteren; toprak, su ve havayı koruyan, pratikte uygulanabilir ve ülke tarımına katkı sağlayacak tüm fikirlere şahsen saygım var. Ancak unuttuğumuz bir şey var. Bütün bu yeni arayışların temelinde, tarımda kullanılan kimyasalların başımıza açtığı sorunlar yatmaktadır.
Üzülerek belirmek isterim ki; eleştirilmesi gereken tarımda kullanılan kimyasallar ve GDO iken; çok daha çevreci yöntemleri ifade eden kavramlar üzerinden tartışmalar yapılıyor. “Kuşa bak kuşa misali” araya nifak tohumları ekilmeye çalışılıyor.
Organik tarım; resmi olarak mevzuatları olan kuralları yönetmeliklerle konulan, neyi nasıl yapacağı, neyi kullanabileceği belirlenmiş, bu süreci de başından sonuna kadar kimlerin nasıl denetleyeceğini de yine yasal mevzuatlarla belirlenmiştir. Çok da kolay olmamıştır bunun resmileştirilmesi.
Şimdi organik tarım üzerinden tartışmalar yapmak, doğal-organik polemiği oluşturmak, ülke tarımını her bir grubun kendi çizdiği çerçeve içerisine sığdırmak ne kadar gerçekçi ve kime hizmet edecektir? Bu tartışmaların altından üstünden başka yerlere varılma çabaları, kirli ittifaklar, ahlaksızca hepimize yapılan saldırılar, hakaretler hepsini tek tek not alın lütfen. Kim bilerek veya bilmeyerek neye hizmet ediyor? Yıllar süren bir anlayışın çöküşünün arefesinde herkesi aklı selim olmaya, daha dikkatli davranmaya davet ediyorum.
Şu anda tartışılması gereken sertifikalı tohum değil GDO’dur.
Şu anda tartışılması gereken bakır-kükürt değil GLYPHOSAT ve onun gibi onlarca sicili bozuk pestisitir.
Asıl sorunu çözüp alternatifleri de bulup kurallara yasal mevzuatlara göre ürettiğinizde diğerlerini de elbette tartışır hale geliriz.
Ülke tarımına, herkesin kendi bahçesinden bakması, burdan gördüğü resim üzerinden çözüm üretmesi değersiz bir şey değildir ama ülke tarımına çözüm üretme noktasında yeterli de değildir. Saygılarımla..,.
Prof. Dr. Recep KOTAN (Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi)